26 Mart 2010 Cuma

iç huzurumu kaybettim, tehlikeliyim..

akşam kitabım bitti, kitaplıktan buko göz kırpınca attım çantama.. gene mi buko okuyosun diye sorarlarsa: 'iki kitap arası buko'yu tekrar okurum ki kendime geleyim derim dedim.. kimse sormadı.. kimse sormuyor ama ben nedense hep önceden cevaplar hazırlıyorum.. mesela neden beşiktaştan geliyorsun deseler, metrobüse küfrederim diyorum, kimse sormuyor.. sevgili derse niye lacivertin üstüne siyah giyiniyorsun diye, şunu derim diyorum.. ama sormuyor.. epeyce zamanımı alıyor muhtemel sorulara hazırladığım cevaplar.. ama genelde kimse sormuyor..
buko, sabah sabah güldürdü gene beni:
buraya ilk taşındığımızda
komşular çok sıcak davrandı
yan komşum yaşlı bir çift,...
yapabileceğimiz bir şey varsa...evdeyiz ..dedi
batı tarafında oturan genç çift suskundu
biz mesafeli dururuz dedi adam
en iyisi dedim
haftalar.... sonra bir gece
kadınımla
kapıştık.
kendimi çırılçıplak ve
tamamen aptallaşmış
onu bahçede kovalarken buldum
arkasından taş atıp
deli gibi, ALLAHIN CEZASI
PİS OROSPU! diye bağırıyordum falan..
şimdi yandaki yaşlı çift
benimle çok az konuşuyor,
adam tersçe, kadın hiç.
ama batı tarafındaki genç çift
daha samimi davranmaya başladı....
.....
buko yaa, seviyorum seni.. bu kitabı alırken kitapçı bana "hayret, kadınlar bukowski sevmez hiç" demişti.. ben senin bildiğin kadınlardan değilim diyip kapıyı çarpıp çıkmadım tabi :) severim dedim kibarca.. ne sıkıcı :))
kızdığınız zaman otobüste falan, insanlara ne yaptığını sorun sertçe. çok etkili.. "NAPIYOSUN?" diye epey sert çıkışınca uyanıyorlar bir, düşünüyorlar önce "ne yapıyorum hakkaten" diye.. sonrası karakter meselesi, ya üste çıkar ya susup uzaklaşır..
otobüste önümde dikilen kadının sırtında beyaz ip var minik, almamak için zor tutuyorum.. deli bir istek o ipi almak için.. dikkatimi çoraplara yöneltiyorum, ne feci o desenli parizyenler.. öff.. arkadaşımın tavsiye ettiği durakta iniyorum tekrar otobüse ama yanlış otobüse binip okula uzaktan el sallayarak üç durak öteden dona küfrede yürüyorum.. bu ne soğuk be..o hışımla kantinde iki tost bir çikolata yiyorum..

19 Mart 2010 Cuma

Anadolu'nun Kayıp Şarkıları


evet efenim gitik annemle izledik, çok da beğendik..
nasıl gaza geldim i am from anatolia ulaaaaan where the sun rises ulaaaaan, you'r fucking idiots, we have seventytwo nation ulaaaaan diye bağırıyordum kiii..
eve varıp da annemin eee ne zaman evleniyosun sorusu, cevaben okkalı terslenmem üzerine annemin bana küsmesi üzerine bi kedim bile yok ulan, s.kerim anadoluyu, kaçacam buralardan diye küfrede küfrede kanepe uykusu uyumamla tüm gazım alınmış olup aranıza aynen eskisi gibi mis pak döndüm..
anne kolay, gönlünü alırız ama.. bu bin yıllık beynimize işlenmiş öğretilerden nasıl kurtarırız.. bilemiyorum..
neyse, ne diyorduk, evet, anadolu'nun kayıp şarkıları çok güzel.. izlemeseniz de bilet almanız çok önemli..

5 Mart 2010 Cuma

Eşşeği Saldım Çayıra :))


Eşşeği Saldım Çayıra
Otlaya Karnın Doyura
Gördüğü Düşü Hayıra
Yoranın Da Avradını

Münkür Münafığın Soyu
Yaktı Harap Etti Köyü
Ölüsüne Bir Tas Suyu
Dökenin De Avradını

Derince Kazın Kuyusun
İnim İnim İnilesin
Kefenin Diken İğnesin
Dikenin De Avradını

Kazak Abdal Lütfeyledi
Yaktı Köyü Mahveyledi
Sorarlarsa Kim Söyledi
Soranın Da Avradını

4 Mart 2010 Perşembe

nefesimi kes..ti....

zifte bulanmış o yengeç gibiyim.. bizi saatlerce ağlatan.. bir tek gözlerim görünüyor.. kıskacımla siliyorum gözlerimi, yine göremiyorum.. ellerimden akıyor şimdi, yazdıklarıma bulaşıyor.. öyle karanlık öyle soğuk olmadı hiç bir yer daha evvel..
daha önce de nefes alamadığım olmuştu.. ardında bırakabilmek, pişman olmamak ne güzel .. yine doğru olanı yapacağım biliyorum ve pişman olmayacağım..
insanlar var, bir parça hatırayı efsane zanneden.. hem oyuncaklarını kırıp hem de yıllarca koynunda saklayan.. gidin, bulun onu, geç değil.. üzmeyin artık.. hayat bildiğim kadarıyla tek.. madem bir zamanlar o kadar mutluydunuz, o kadar güzeldi üstelik hala hemfikirsiniz bu konuda.. durmak niye.. değilse, öyle değilse, değiştirmek istemedikleriniz varsa.. bırakıp gidemedikleriniz varsa..o zaman unutun.. yaptığınız seçimle gurur duyun.. şikayet etmeyin artık.. büyüdük.. bizi kim avutsun bu saatten sonra.. yazık... değerini biliyorum artık, sabrediyorum bekliyorum, sahip çıkıyorum, tadını çıkarıyorum..
ne dilediğime dikkat etmeliyim artık.. on dakika düşünür oldum dilek tutarken.. bazı şeyler olmasa daha iyiymiş.. pişmanlık değil bu.. gerçek. sonuç. olan işte..