6 Nisan 2010 Salı

Semmelweis Refleksi

İnsanların bir bilgiyi otomatik olarak (refleks olarak) hiçbir düşünce, tecrübe veya gözleme tabi tutmadan reddetmelerine Semmelweis Refleksi (Semmelweis Reflex) adı veriliyor. (Bu tanım yazar Robert Anton Wilson tarafından yapılmıştır).

Semmelweis, insanlık uğruna şarlatanlık suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı, görevine son verildi, meslekdaşlarının alay konusu oldu, aşağılandı, ve insanlıktan tamamıyla umudunu kesmiş olarak bir akıl hastanesinde hayata veda etti.

“Hijyen İstedi, Meslekten Men Edildi”
Dr. Phillippe Ignace Semmelweis, yaklaşık 150 yıl önce, çalıştığı hastanede, ebelerin yaptırdığı doğumlarda anne ölümlerinin, doktor veya tıp öğrencileri tarafından gerçekleştirilenlere göre çok düşük olduğunu fark etti. Bunun nedenini doktorların otopsi sonrası ellerini yıkamadan doğrudan doğumlara girmesine bağlayan Semmelweis, kliniğinde sıkı bir el yıkama uygulaması başlattı.

Anne ölüm oranını, 3 haftada yüzde 22’den yüzde 3’e düşürmeyi başaran Semmelweis’in el yıkama önerisini hekimlik için onur kırıcı bulan Viyana Tabip Odası, onu meslekten men etti. Semmelweis, yoksulluk içinde bir akıl hastanesinde yaşamını yitirdi.

Macar Ignaz Philipp Semmelweis (1818-1865), Budinde doğdu. Alman asıllı mütevazı gelir düzeyindeki bir ailenin beşinci çocuğuydu. Babasının kendisini bir avukat olarak görme isteğine karşın tıp bilimine meraklıydı ve Viyana Tıp Fakültesinde tıp öğrenimini tamamlayarak kadın doğum uzmanı oldu. O devirde kadın ve çocuk sağlığıyla haşır neşir olmak pek fazla tercih edilmeyen bir meslekti.

Tıp tarihi 1847 yılında doğumda el hijyeninin önemini vurgulayan ve yöntem olarak yerleştiren Semmelweis ı tıpta el hijyenini vurgulayan ilk kişi olarak anmaktadır.

Semmelweis henüz 28 yaşında genç bir asistan iken bu açıklamaları yapmıştı. Ancak bu sıralarda, Macaristanın 1849daki Avusturyalılara yönelik başarısız devrim girişimi, Viyanalı doktorların Macar meslekdaşlarına karşı yersiz bir milliyetçilik duygusu beslemelerine yol açmıştı. Semmelweis kutlama beklerken, aşağılanma bulmuştu. Hastane yönetimi tarafından sözleşmesi sona erdirildiği gibi, başlattığı el yıkama uygulamasından da vazgeçiliyordu.

Ancak bunu izleyen dönem Semmelweis için tam bir karabasan halinde geçti. Bir yandan döneminin geçerli tıbbi paradigmasına karşı çıkışı, ama öte yandan da bu karşı çıkışının gerekçelerini açıklayamıyor oluşu, Onu katlanılması güç bir duruma sürüklemişti. Viyanadan ayrılıp Budapeşteye döndü ve kendini hemen tümüyle dirençle karşılaşan kuramını bir kitap halinde yazmaya verdi. Loğusa Hummasının Nedenleri ve Önlenmesi başlıklı kitabı 1861 de yayınlandı, ama ikna edici bulunmadı. Artık öteki meslekdaşlarının "Nerede hani, senin o mini yaratıkların ?" biçiminde alaylarına maruz kalıyordu. Bir süre sonra bu durumun çığırından çıktığı ve Semmelweisin ruh sağlığının da giderek bozulduğu, Viyanaya geldiği bir dönemde arkadaşları tarafından akıl hastanesine yatırıldığı bilinmektedir. Ancak kendi ölümünün de loğusa humması olan bir hastasıyla çalışırken yaralanması sonrasında, açıklanması için savaştığı bu hastalık nedeniyle kaldırıldığı akıl hastanesinde meydana gelmesi tuhaf bir rastlantı kabul edilir.

Daha sonraları, önce İngilterede Listerin, hemen ardından Fransada Pastörün zafer kazanan antisepsi ilkesine yönelik açıklamalarıyla haklılığı anlaşılacaktı.

Evet, 1865te ölen Semmelweis yenik düşmüştü, teorisini kanıtlayamamıştı ama kazanan onun hastaları olan yoksul anne adayları olmuştu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder